ODTÜ’lü Yeşil Anarşistler: Endüstriyel çiftliklerde işkence ve zulümle elde edilen yumurta bir direniş aracı değildir!
ODTÜ’lü yeşil anarşistler son günlerde kimi sol grupların revaçta olan yumurta atma eylemliliklerine dair bir itiraz ve uyarıda bulundular. Hükümetin soygun politikalarına karşı tepki veren öğrencilerin endüstriyel tavuk çiftliklerinde işkence ve zulümle elde edilen yumurtanın bir direniş aracı olmadığını aksine bir canlının bebeği ve tavuklara yapılan zulümle elde edildiğini anlatabilmek için “Yumurta ne değildir?” başlıklı afişler hazırladılar.
Sosyal adalet ve özgürlük mücadelelerinin, her türlü zulüm ve tahakküm biçimini sorgulaması ve reddetmesi gerekmektedir. Bugün tutsaklar için, baskı altına alınan bireyler ve halklar için özgürlük talep eden herkes, dünya üzerindeki yıkıcı endüstriyel kapitalist etkinliklerin karşısında olmak sorumluluğuna sahiptir. Bu anlamda hayvan hakları sosyal haklardan bağımsız veya ayrı düşünülemez.
Dünyada her yıl milyonlarca hayvan, deneylerde kesilip biçiliyor, ısıtılıyor, donduruluyor, zehirleniyor, aç bırakılıyor, parçalanıyor, depresyona sokuluyor, ruh hastası yapılıyor ve her yıl yaklaşık 50 milyar hayvan, et endüstrisi için öldürülüyor. Bunun 6 milyarı, 9 haftalık kısa bir süre sonra katledilen tavuklardan oluşuyor. Kuluçkaya yatan tavuklar, 5′erli veya 6′şarlı olarak 35 cm’lik kafeslerde tutuluyor ve bu tavukların %20′si yaşam koşullarından dolayı stresten ve hastalıklardan ölüyorlar. Hayatlarının her saniyesinde acı çekip bazen hiç güneş ışığı görmeden ya da toprağa ayak basmadan öldürülüyorlar.
Bugün hapishaneler insanlar için her ne kadar sınıflı-tahakkümcü toplumların ürünüyse, sirkler, mezbahalar, endüstriyel çiftlik, deney merkezleri, hayvanat bahçeleri, petşoplar da aynı derecede bu tahakkümcü toplumların ürünüdür. “İlerleme”, “insanlığın gelişimi”, “medeniyet” gibi kavramlarla süslenerek gezegen üzerinde sömürülmedik coğrafya, insan ve hayvan bırakmayan bu kültüre karşı tek yönlü bir mücadelenin iki yüzlü olacağının vurgulanması gerekmektedir.
Bu çerçevede hakları için mücadele eden öğrencilerin direnirken kullandıkları araçlar, düşmanlarını besleyen araçlardan ziyade onları alaşağı edecek doğrudan eylemler olmalıdır. ODTÜ’de Erdoğan’ın üniversiteye gelmesiyle patlak veren olayların bir öğrenci ayaklanmasına dönüştürülmesi ve devletin fiziksel olarak kapı dışarı edileceği bir işgal girişimi medyanın ilgisini çeken bu magazinel biçimden daha etkili olacaktır. Keza karizma çizmek için soygunculara ve faşistlere atılacak zulüm ürünü olmayan başka malzemeler de vardır. Kırmızı boya, toprak, taş, yanıcı madde dolu şişe, bok, sopa, para, misket, silgi, kitap, kağıt uçak vs. bir çok malzeme üretim süreçleri açısından tavuk endüstrisi kadar işkenceli süreçlerini içermez.
Direnen öğrenci arkadaşlarımıza direnirken hangi aracı kullanması gerektiğini öğretecek değiliz. Ancak zalimlere karşı mücadele ederken tavuk endüstrisinin bu zalim uygulamalarını aklımızda tutmak gerektiğini vurgulamak isteriz.
“Herkesi yumurtaya, hayvanlara, suya, dağlara farklı bir gözle bakmaya çağırıyoruz.
“İnsana, hayvana, yeryüzüne özgürlük…”
No comments yet.
-
Archives
- August 2011 (1)
- June 2011 (9)
- May 2011 (23)
- April 2011 (3)
- March 2011 (27)
- February 2011 (24)
- January 2011 (39)
- December 2010 (12)
- October 2010 (10)
- September 2010 (10)
- August 2010 (21)
- July 2010 (12)
-
Categories
- anti-endustriyalizm
- anti-kapitalizm
- anti-otoriter / anarşizan
- antinükleer
- antropoloji, arkeoloji
- bu topraklar
- e-kitap
- eko-savunma
- ekokoy – permakultur
- ekoloji
- ekolojist akımlar
- ekotopya heterotopya utopyalar
- ezilenler
- gorsel
- iklim
- isyan
- kadın ve doğa / ekofeminizm
- kent yasami
- kir yasami
- komünler, kolektifler
- kooperatifler vb modeller
- ozyonetim
- savaş karşıtlığı
- sistem karsitligi
- somuru / tahakkum
- Su
- sınırlara hayır
- tarim gida GDO
- türcülük, doğa / hayvan özgürlüğü
- totoliterlik / otoriterlik
- tuketim karsitligi
- Uncategorized
- yerel yönetimler
- yerli – yerel halklar
- yeşil kapitalizm
-
RSS
Entries RSS
Comments RSS
Leave a Reply