ecotopianetwork

Ekosidi engellemek için ekofeminizm – STGM

“Uygar Adam der ki: ben Benim, ben Efendiyim, geri kalan her şey Öteki-dışarıda, altta, altımda, itaatkâr. Ben sahip olurum, ben kullanırım, ben araştırırım, ben sömürürüm, ben denetlerim. Önemli olan benim yaptığımdır. isteklerim maddenin varolma sebebidir. Ben benim, geri kalanıysa uygun gördüğüm şekilde kullanılacak kadınlar ve vahşi doğa.”

Ünlü bilimkurgu ve ütopya yazarı, “bilge kocakarı” Ursula Le Guin’den alıntıladığımız bu sözler aslında yeşil hareketle feminizmin birlikteliğinden ortaya çıkan ekofeminizmin mücadele ettiği şeye tam olarak işaret ediyor: Ataerkillik.

Bir soyu ortadan kaldırma için kullanılan jenosid kavramından yola çıkarak kullanılan bir kavram ekosid. Kapitalizm ve ataerkilliğin elele vererek doğayı, ekolojik sistemi yok etmek için özellikle son 60 yıldır yoğun bir çaba sarfettiği hepimizin malumu. Belki o yüzden, ekosistemi tek tek ve örgütlü, bireysel yarar ya da kar amacıyla talan edenlerin yanı sıra, hem yeşil hareket içinde yer alanlara hem de çevre meselesini hiç hesaba katmadan feminist mücadele verenlere söyleyecek bir sözü var ekofeministlerin: “Erkeklerin yeldeğirmenleri inşa ederken kadınların sessizce söz dinledikleri, ekmek pişirip kilim dokudukları bir ekolojik toplum istemiyoruz.”* Ekolojist bakış açısıyla örülmüş bir feminizmi benimsemezsek de, çok uzak değil, insan, çocuk, engelli, herhangi bir hak mücadelesi verecek, herhangi bir kültürün yok olmaması için çırpınacak bir dünya kalmayacak ellerimizde.

Çevre sorunlarından birinci derecede etkilenen yoksul, köyde yaşayan kadınların karar aşamalarında öncelikle yer almalarını sağlamak o nedenle elzem. Çünkü geleneksel olarak kadınlar evin gıda güvenliğini sağlayan kişilerdir ve biliyoruz ki Anadolu’da birçok kadın geçmişten bugüne sandıklarında sakladıkları tohumlarla biyolojik çeşitliliğin sürmesini ve daha da önemlisi kıtlık zamanlarının görece kolay geçmesini sağladılar. Bugün de tohum çalışması yapan, aralarında çok sayıda kadının bulunduğu ve özellikle ellerinde eski usul tohum bulunduran köylü kadınlarla görüşüp, yerel çeşitlerin pazara inmesini sağlayan çalışmalar yapan gruplar var. Sebze, meyve, tahıl gibi belirli konularda uzmanlaşan bu gruplardan Muğla Meyve Mirası Grubu tümüyle kadınlardan oluşuyor (www.meyvemirasi.org). Emanetçilerin içinde çok sayıda çiftçi var (www.emanetciler.org). Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği ve Yer Gök Anadolu Derneği biyolojik çeşitliliğe bu yolla katkı sağlayan gruplardan.

Ekofeminizm kadının doğayla güçlü bağına vurgu yapıp, bu bağı sahipleniyor ve erkeklere de doğayla ilişkilerini güçlendirme çağrısı yapıyor. Hâlâ yapabileceğimiz bir şeyler varken, ekosidin geri dönülemez noktasında yapabileceğimiz tek şey ağlamak olmasın diye…

*Petra Kelly’den aktaran Mary Mellor, Sınırları Yıkmak, Ayrıntı Yay., 1993, s. 54.

www.stgm.org.tr/docs/sivilizNisan2009.pdf

December 30, 2009 - Posted by | ekolojist akımlar, kadın ve doğa / ekofeminizm, somuru / tahakkum

No comments yet.

Leave a comment